1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şimşek dönemi: Kavcıoğlu ataması rasyonel mi?

9 Haziran 2023

İktidarın "rasyonel politikalara dönüş" mesajına paralel TCMB Başkanlığı’na uluslararası çevrelerce tanınan Erkan atanırken, BDDK’nın başına eski dönemin simgesi Kavcıoğlu geldi. Peki bu karar ne ifade ediyor?

https://p.dw.com/p/4SO6P
Şahap Kavcıoğlu
Şahap KavcıoğluFotoğraf: DHA

Piyasaların beklediği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan atama kararları Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Buna göre Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı'na Dr. Hafize Gaye Erkan getirilirken, Başkanlığı Erkan'a devreden Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanlığı'na atandı.

Hafize Gaye Erkan'ın TCMB Başkanı olmasıyla Mehmet Şimşek'ten sonra uluslararası çerçevede çalışmaları bulunan bir isim daha üst düzey ekonomi ekibine katılmış oldu. TCMB'nin ilk kadın başkanı olan Erkan'ın ABD'de üst düzey bankacılık yönetim tecrübesine sahip olduğu, daha önce Goldman Sachs Group Inc ve San Francisco merkezli First Republic Bank'ta çalıştığı biliniyor. First Republic Bank, Erkan'ın CEO'luk görevinden ayrıldıktan yaklaşık bir yıl sonra mayıs ayında iflas etmişti.

Kavcıoğlu kararı sürpriz oldu

Erkan'ın ataması, daha geleneksel para politikasına dönüş mesajının bir parçası olarak piyasa ve ekonomistlerin öngörüleri dahilinde olsa da Şahap Kavcıoğlu'nun BDDK Başkanı olarak atanması sürpriz bir karar oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bakanlıkta yapılan devir teslim töreninde, "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır" diyerek bir önceki ekonomi yönetiminin rasyonel politikalar uygulamadığını da kayda geçmişti.

Peki gerek Mehmet Şimşek'in mesajları gerekse TCBM atamasıyla piyasalara ve uluslararası yatırımcılara rasyonel politikalara dönüleceği sinyali verilirken Kavcıoğlu ataması ne kadar rasyonel?

Hazine Bakanı Mehmet Şimşek (sağdan ikinci)
Hazine Bakanı Mehmet Şimşek (sağdan ikinci)Fotoğraf: Umit Bektas/REUTERS

Dolar yeni zirvesini gördü

Atamaların ardından dolar zirvesini 23,64 TL'ye; Euro 25,73 TL'ye taşıdı. Gram altın 1500 TL'ye yaklaşırken Türkiye'nin risk primini gösteren 5 yıllık CDS'leri de yeniden 500 baz puanın üzerine çıktı.

Şahap Kavcıoğlu, Başkan olduğu dönemde Erdoğan'ın faiz oranlarını düşürmenin enflasyonu yavaşlatabileceğine dayanan ekonomi doktrinine uyumlu bir para politikası gevşemesi yapmıştı.

Bu dönem, politika faizi yüzde 19'dan 8,5'e kadar indirilirken enflasyon yüzde 16'lı seviyelerden hızla yükselerek Ekim 2022'de yüzde 85,5 ile zirve yapmış, ardından işleyen kuvvetli baz etkisi ve istatistiki düzenlemelerin etkisiyle Mayıs 2023'te yüzde 39,6 seviyesine gelmişti.

Ekonomistler, bundan sonraki süreçte, ekonomi politikasındaki uygulamalarda neler yapılacağının, normalleşme adımlarının hangi düzeyde gerçekleşeceğinin takip edileceğini, bu anlamda TCMB'nin 22 Haziran'daki ilk toplantısının kritik olduğunu belirtiyor.

DW Türkçe'ye konuşan ekonomist Barış Soydan, Şahap Kavcıoğlu atamasının piyasalar için karışık bir mesaj olduğunu söylüyor.

"Erdoğan'ın kontrolü devam ediyor"

Şahap Kavcıoğlu'nun eski dönemin politikalarının temsilcisi olduğunu, Mehmet Şimşek'in ise bir dönüşü temsil ettiğini ifade eden Soydan, "Mehmet Şimşek, görevi devralırken rasyonel zemine dönmekten bahsetti. Kural bazlı ekonomiden söz ederek Kavcıoğlu ve Nebati dönemi politikalarını savunmadığını onaylamış da oldu. Fakat geçmişten bir temsilci çok önemli bir kurumun başına getirildi" diye ekliyor.

BDDK'nın başına Kavcıoğlu'nun getirilmesini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomideki kontrolünün devam ettiği şeklinde okuduğunu belirten Soydan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kontrolü devam ediyor. Çünkü Şahap Kavcıoğlu Mehmet Şimşek'e yakın bir isim değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen dönem atadığı bir isim. Dolayısıyla demek ki Erdoğan'ın ekonomiye müdahalesi devam edecek" diyor.

Öte yandan Hafize Gaye Erkan atamasıyla ilgili de soru işaretleri olduğuna değinen Soydan, Erkan'ın Mehmet Şimşek ekibinden olup olmadığının açıklanmadığına dikkat çekiyor: "Kimin bulup getirdiği bir isim bilmiyoruz. Mehmet Şimşek'in ekibi mi yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önceden bulduğu bir isim mi? Bu konuda bilgimiz yok."

Enver Erkan
Enver ErkanFotoğraf: Privat

"Politika faizi yüzde 30'lara çekilebilir"

Dinamik Yatırım Başekonomisti Enver Erkan ise abonelerine ilettiği piyasa notunda, Erkan atamasıyla ilgili "Oldukça güçlü bir CV'ye sahip olması ve Batı piyasaları tarafından tanınması bakımından Erkan'ın atanması, piyasalar tarafından, enflasyonun yükselmesine neden olan aşırı düşük borçlanma maliyetleri uygulamasının para politikası nezdinde normalleşeceğinin işareti olarak alınabilir" yorumunu yapıyor.

Bundan sonra gözlerin Merkez Bankası'nın 22 Haziran'da gerçekleştireceği toplantıda olacağını vurgulayan Erkan, "En önemli mesele politika faizinin hangi seviyeye çekileceği ve bunun tek seferlik agresif bir adımla mı, yoksa birkaç toplantıya yayılan kademeli bir geçişle mi olacağıdır" diyerek politika faizinin yüzde 30'lar seviyesine çekilmesinin çok olası göründüğünü ifade ediyor.

Enver Erkan, Kavcıoğlu'nun ise Mart 2021'de selefi Naci Ağbal'ın para politikasını çok sıkılaştırdığı gerekçesiyle görevden alınmasından sonra TCMB Başkanı olarak atandığını ve döneminde faiz artırımından kaçındığını hatırlatıyor.

"Liralaşma kuralları sadeleşmeli"

Politika setinin faizden ibaret olmadığını vurgulayan Erkan, "BDDK ve TCMB'nin her ne kadar görevleri farklı olsa da son dönemde para politikası kadar makro ihtiyati tedbirler de etkili olmuştur ve bu düzenlemelerin içinde BDDK'nın görev alanında olanlar da var. Yeni ekonomik dönemde talebin faiz dışı araçlarla yönlendirilmesi konusunda BDDK çok önemli bir rolde olacaktır, beklentilerimiz ise kredilerde selektif bir yaklaşım ile kredi arzının yönlendirilmesi şeklinde" diyor.

Bankacılık sisteminin işlemesini zorlaştıran çok fazla düzenleme geldiğine işaret eden Erkan, liralaşma kurallarına ise bir sadeleşme gelmesi gerektiğini, makro ihtiyati adımların talep koşullarında para politikasına yardımcı olması gerektiğini vurguluyor.

Merkez'den 2,5 milyar dolarlık satış

Piyasalara son günlerde verilen bir karışık sinyal de döviz kurlarına müdahale konusunda oldu.

Hafta başında kurların yaklaşık yüzde 7 yükselmesi döviz piyasasında kamunun belirleyici olduğu yapıdan serbest bir yapıya geçildiği algısını kuvvetlendirirken Merkez Bankası'nın aynı gün bu yükselişi sınırlandırmak için 'arka kapıdan' 2,5 milyar dolar sattığı ortaya çıktı. Bu da piyasa aktörleri açısından soru işaretlerine yol açtı.

Merkez Bankası net rezervi 19 Mayıs haftasında eksi 0,2 milyar dolar seviyesine gerileyerek 21 yıl sonra ilk kez negatife geçmiş, swap hariç net rezervler eksi 60,3 milyar dolarla kritik bir seviyeye gelmişti.

Reuters'ın haberine göre bankacılar, Merkez Bankası tarafından açıklanan haftalık verilerin yurtdışından geçen hafta 3 milyar dolar değerinde mevduat/depo girişine işaret ettiğini söyledi. Habere göre beş bankacı 3 ile 3,1 milyar dolar arasında yeni bir depo girişinin olduğunu hesapladılar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu ve benzeri girişler için TCMB rezervlerinde zaman zaman Körfez başta olmak üzere "dost ülkenin destekleri"ni gördüklerini söylemişti.

Ancak 3 milyar dolarlık giriş, yaklaşık bir hafta sonra gerçekleşen 2,5 milyar dolarlık satışın etkisiyle rezervlerde kalıcı bir etki yaratmadı.

Barış Soydan
Barış SoydanFotoğraf: Privat

"Kural bazlı ekonomiye aykırı"

Ekonomist Barış Soydan, Merkez Bankası'nın döviz rezervi satışlarını Mehmet Şimşek'in kural bazlı ekonomi dediği dönemde şeffaf bir şekilde duyurduğunu hatırlatıyor. Şu an tümüyle duyurulmayan satışların devam ettiğine işaret eden Soydan, "Bunun rasyonel bir politika olmadığı çok açık" yorumunu yapıyor.

Merkez Bankası'ndan yapılan döviz satışının piyasalar için yine karışık bir mesaj olsa da kademeli bir geçiş dönemi için normal karşılanabileceğine işaret eden Soydan'a göre iletişimle ilgili de sorunlar var:

"Ekonomi bir anda yapılacak bir değişikliği bir kaldıramayabilir. Dolayısıyla eski dönemin politikaları ile yeni dönemin politikaları bir süre koşut gidecek. Fakat burada şunu bilmiyoruz. Ne kadar süre boyunca devam ettirilecek bu politikalar? Mehmet Şimşek hiç konuşmadı mesela. Türkiye'de bir kur şoku yaşandı. Ama Şimşek çıkıp hiçbir açıklama yapmadı. Bu bir kontrollü yükseliş mi? O konuya ilişkin bilgi yok."

Hakan Kara
Hakan KaraFotoğraf: Privat

Türkiye'nin risk primi yükselişte

Öte yandan kamunun tekrar devreye girmesinin yarattığı endişe ile Türkiye'nin kredi ödeyebilme durumunu gösteren ve risk primi olarak adlandırılan beş yıllık kredi temerrüt takası CDS'ler de yükselişe geçti.

Merkez Bankası'nın eski başekonomisti Hakan Kara, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Dün yine rezervlerden 2,5 milyar doların yakıldığının anlaşılmasından sonra bugün CDS 519 seviyesinde. Konunun uzmanı olmayanlar için: Yabancı para borcu ödeyememe riski arttıkça yukarda gördüğünüz CDS artar çünkü CDS borcu sigortalamanın fiyatını temsil eder. Dış borcu yüksek, kendi parasıyla borçlanamayan ülkelerde Merkez Bankası rezervi CDS'nin en önemli belirleyicilerindendir" değerlendirmesinde bulundu.

Zam dalgası başladı

Kurlardaki artış, artan enerji maliyetleri üzerinden enflasyonda da yukarı yönlü bir etkiye neden olacak. Ekonomist Barış Soydan, dolar yüzde bir arttığında kur geçişkenliği etkisiyle fiyatlar genel seviyesinin 0.25 ile 0.50 oranında yukarıya çıktığını ifade ediyor.

Bunun ilk yansıması akaryakıta gelen zamlar oldu. Döviz kuru ve Brent petrol fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak bugünden itibaren geçerli olmak üzere benzine 2,35 TL, motorine 1,25 TL zam geldi. Otogaz ise 67 kuruş zamlandı.

Gıda alanında da zamlar gündemde. Çaykur, çaya ortalama yüzde 43 oranında zam yaparken, yeni fiyat listeleri toptan satış yapan şirketlere gönderildi. Toptan unun fiyatı ise yüzde 21,4 arttı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Fırıncılar Odası 490 TL'den satılan 50 kiloluk unun 595 TL'ye çıktığını belirtti. Fiyat artışının markette satılan un ve makarnaya yansıması bekleniyor. Kurdaki artışa bağlı olarak ithal teknolojik ürünlerin ve otomobil fiyatlarının da yükselteceği öngörülüyor.

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker